c- İnsan Ömrü Uzatılır mı (Misyonsallık vb.) ?
Bu sorunun tereddütsüz cevabı; “Evettir.!
Tüm bu açıklamalardan da anlaşıldı ki insan eceli uzayıp kısalabilmektedir. Kim bilir? Belki de ecel zamanının ancak Allah tarafından bilinmesinin anlamı budur. Yani Allah-ü Teala bir kimsenin ecelinin ne zaman gelmesini diler ve ”ol” emriyle ölüm yazılımını gerçekleştirmesine bağlıdır, demek olsa gerektir. Gerçi bu husustaki genel program, yani doğum (yaratış) programı işlemektedir. Bahsini ettiğimiz ecelin uzayıp kısalmasına dair yazılım / kader bu genel programdan ayrık çalışır. Ancak yinede C.Allah tarafından “ol” demeklikle Levh-i mahfuza yeni bir yazılım, yani kaderleme yapılır. Öylece de bu son yapılan kaderleme ve ilahi takdir çalışır; sonuç icra eder.
Ancak takdir edileceği üzere bu yeni yazılımın yapılmasında kul davranışı çok önemlidir. Sonuç çoğunlukla kul irade ve eylemine bağlı olarak yapılır ve kula yaptırılır. Allah ise nihai onay, takdir ve yaratma merciidir. Ancak yine takdir edileceği üzere bu yeni kaderleme, sadece kendinden önceki kaderlemeyi ortadan kaldırmak, yani iptal etmek yahut da değiştirmiş olmakla kalmaz. Tepkimeli gider. Ana programı yani ana kader’i değiştirmesi bile bir kısım üst programlara da tesir eder. Onların dahi değişmesine, değiştirilmesine, yeniden dizaynına neden olur.
Bu durum, konu kişinin misyon kaybı yada yeni misyon edinmesi, yahut yüklenmesi, ve yüklendirilmesi ile alakalı olsa gerektir.
Çünkü hep izah ettiğimiz gibi kişinin genel işleyişe aykırı davranışları onu hayattan diskalifiye edebilmektedir.
Nasıl mı..? Bakınız, şöyle bir örnekle izaha çalışayım:
Bir bakmışsın ona bir kör kurşun isabet etmekte, yada bir trafik canavarı…! Hatta kişinin genel işleyişe aykırı davranışları nedeniyle kendisi trafik canavarı olup arabasıyla takla atıyor, böylece dünya hayatını terk edip gidebiliyor. Bu iş, bu oluş Levhi Mahfuz üzerinde o kişi doğarken, yani yaratılırken yapılan ömrüne, rızkına, misyonuna vs. yönlerine dair hakkında ve genel işleyişle olan bağlantıları bakımından yapılan yazılımın değiştirilip, onun yerine, yine onu iptal eden yeni bir yazılımın yapılmasıyla olur ve oluş verilir. İşin yeni dizaynı yapılır; oluşun önü yani yolu açılır.
Çünkü belki de kişi, bu genel işleyişe uyumsuz irade ve eylemleri nedeniyle misyonunu yitirmiştir? Ancak bu bahsini ettiğimiz ve iptali yapılan yazılım da o kişiye yüklenen misyon illa ki tamamlatılacaktır. Çünkü tabiat boşluk kabul edemez.
Durum öyle olunca; diyelim ki ana abaya dünya hayatı terk ettirilmiş, sınavları bitirilmiştir. Ancak ortada iki küçük çocuk kalmıştır. Bir bakıyorsun bu çocuklar, piri fani, kendi ömrüne dair ilk kaderlemedeki ömrünü tamamlamak üzere olan bir yaşlı ninenin bakımına muhtaç kalmışlar…
Belki de C. Allah, yukarıda misyon kaybına uğrayan ve kaderi değiştirilen ana babanın misyonunu yapılan yeni kaderleme ile bu nineye yüklemiştir. Nineye bir güç kuvvet, dirayet, imkan daha da önemlisi ilave ömür verilmiştir.Verilmiştir çünkü;
Misyonsal nedenle ana babanın eceli kısaltılmış, yaşlı nineye sıhhat verilmiş, ninenin ömrü uzatılmış…!? Bir de bakıyorsun...!?
Nine bu işlevi yerine getiriyor…! Böylece çocuklar yurt-yuva, iş-güç sahibi oluyorlar…! Böylece yeni yüklenen misyon tamamlatılıyor…!
Aaa, bir de bakıyorsun ki!? O zamana kadar yaşayan (yaşatılan) yaşlı nine birden bire ölmüş!? Çünkü nineye çocukların bakım işi gördürülmüş, kendisine yüklenen yeni misyon tamamlatılmıştır. İşte Allah’ın yeryüzündeki halifelerinden biri?! İşte Allah’ın yardımı, yöneltmesi ve yön vermesi!? İşte Allah’ın eli (!) kolu(!), yeryüzüne yansıyan gücü!?
Hayatta buna benzer nice olayları her gün yaşayıp durmaktayız. Bunları hepimiz görmekteyiz! Bu gördüklerimizden doğru yorumlar çıkarmalı, hayatımıza uygulamalıyız.
Bu misyon konusu yanlış anlaşılmamalıdır. Çocukluğumdaki adamlar anlatırdı: Evvel adamlardan biri, kendisine bir postal sipariş vermiş. Ustayı da; “Aman ustam, parasından kaçınma, yaptığın postal sağlam olsun; en az 8-10 yıl dayansın.” diye sıkı sıkı tembihlemiş. Usta; “Tamam” deyip siparişi kabullenmiş. Adam geri dönerken ayağı taşa takılmış; tökezleyip düşmüş! Hayda; adam ölmüş! Nerede kaldı 8-10 sene dayanacak postal..!?
İleriye dönük bu beklenti tamamen şeytani ve nefsani arzularla, sonsuz emellerin tatminine yönelik çıkarcı bir misyon üstlenmektir. Yoksa bizim bahsini ettiğimiz misyon elbet bu türden değildir. Bizim bahsini ettiğimiz misyon, erdeme dönük hizmettir..!
Genellikle misyona dönük yeni kaderlemeler böyle yapılmaktadır. Ama kişiye olumsuz misyon yada misyonlar yüklenerek olumsuz oluşlar tamamlattırılamaz değildir. Bu dahi olmaktadır.
Ancak insan yinede olumlu manadaki misyonları görmeye talip olmalıdır. Bunun aksine yani olumsuzuna talip olmak, o insan için büyük bir ziyana neden olabilir. Çünkü Allah kulun her türlü niyet ,irade ve talebine itibar eder. Bu husus çok önemli olup unutulmamalıdır.
Bazen insan kendisini çeşitli nedenlerle, ama özellikle moral çöküntüsüyle veya “Ben artık nasılsa öleceğim.” gibi umutsuzluklarla ölüme terk ediyor, daha doğrusu terk etmiş oluyor. Nitekim de ölüyor…! Bu oluş dahi kadersel, yani işin gereği manasında yazılımsal olup, netice böylece hasıl oluyor…! Lakin bu netice dahi işin insan misyonu boyutuyla ve dünyasal sınav salonunun şartlarına uymamakla alakalı olsa gerektir. O yüzden hiçbir ortamda Allah’tan umut kesmemek ve madem ki O var; şu halde morali yüksek tutmak gerektir…!
Hayatımızda andığım ve benzeri olaylarla sıklıkla karşılaşmaktayız. Durumun izahı bu olsa gerektir. C. Allah’ın yaratmakta sürekli olması ile kurduğu düzeni sürekli kollayıp gözetmesi ve düzenliyor olmasının doğal sonucu bize bunu gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder