28 Ocak 2012 Cumartesi

D- İVRİZ’İN YETİŞTİRDİĞİ DÜNYACA ÜNLÜ RESSAM, DEĞERLİ KARDEŞİM, EY “KOCA İSMAİL”!

D- İVRİZ’İN YETİŞTİRDİĞİ DÜNYACA ÜNLÜ RESSAM, DEĞERLİ KARDEŞİM, EY “KOCA İSMAİL”!
                       SAYIN İSMAİL YILDIRIM;

            Kitabımın kapak resimlerini elektronik posta yoluyla gönderirken;“Selam, kelam. Resimler ekte vesselam…” yazmışsın. Sen haklısın. Çünkü resimle konuşur, resmi konuşturursun.
            Yunus’a Mevlana’nın Mesnevi’sini okutup fikrini sormuşlar…? Koca Yunus; “Ben olsaydım, ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm, der. işi bitirirdim.” demiş.
            Hey Koca İsmail…! Ben seni bilirim. Hakikaten de vesselam olmuş. Benim onca ettiğim teraneyi fazlasıyla anlatmış ötelere bile geçmişsin…! Tam da burayı yazıyordum ki, telefon çaldı. Baktım, sen…! durumu izaha çalışıyordun… Dedim ya, buna gerek yoktu; ben zaten bunu bilirdim…!
İvriz’de 3. sınıfın sonuna dek; yediğimiz içtiğimiz değil, adeta aldığımız soluk dahi ayrı gitmedi seninle… Bu nedenle kendimi hep bahtiyar saydığımı bilirsin.
Hayatın savurmasıyla ayrı yollara ve kulvarlara düştük… Ancak 38 yıl sonra aynı içtenlikle kucaklaştık…! Daha ilk cümlende beni; “Mehmet, senin şu yazarlık işi ne oldu?” diye karşıladın Al; ben de yeniden başladım.!

       *******************

Ey koca İsmail; Sen lise 1. sınıf talebesiyken, seni hapis damlarına atıp, 6 yıl çürütmeye çalışıp da çürütemeyenler utansın şimdi…!
Lise 1. sınıf öğrencisi siyaset yapsa ne yapar? Konuşsa ne olur…? Koy taksim meydanına; istediğini konuşsun…!
Hem susmakla ne olur…? Hem susturulabilir mi? Hem susturdular da ne oldu…?
Konuş İsmail konuş, sonuna dek konuş… Sen hep var ol, her halinle, resim ve heykellerinle konuş… Ve konuştur onları…! Ey Orta Torosların yürekli evladı, seni ülkenden kaçırtanlar utansın şimdi…!
Kaçırttılar da ne oldu…?
Sen ta 80’li yılların evvelinde bilirdin, Amerika Bireşik Devletleri’yle İsrail Devleti’nin, o derin işbirliğini çünkü….!
Ve Siyonizm eleştirisini kendilerine kalkan edinip siyaset yapanlar, sen ta o yıllarda, ve ta Filistin’lerde, İsrail’e karşı bilfiil yaptığın ve yıllarca sürdürdüğün onur savaşında aldığın, 24 yerindeki yarandan, o türden siyaset yapanlar utansın şimdi….!              
 Deniz Gezmiş’lerin, Yılmaz Güney’lerin sağ kolu, “Duvar” ve “Sürgün” filmlerinin baş asistanı, sofi felsefenin ve özellikle Mevlana’nın hayranı, kendisinin ana kaynaktan (bence Allah’tan) gelen bir cüz/parça olduğuna inanan,
Ve nihayet bir gün mutlaka, en büyük bir inanç ve içtenlikle Allah’a ulaşacağına inandığım, ateist kardeşim! Naçizane kitaplarımın, kapak resimlerinin dünya gurbetinde bir vekil sıfatıyla yaratıcısı;(!)
İvriz’in yetiştirdiği dünyaca ünlü ressam, dostluğuna olan teşekkürlerimi lütfen kabul et…!
               
      Ünlü Ressam İsmail Yıldırım’la Yıllar Sonra Kucaklaşırken.!
  
Not: Ben, İsmail’in Allah’a inançla erişmesinden, evvela haddimi aşarak O’nun adına mutluluk duyarım sonra da kendi adıma… Hem o zaten erişmiştir bile belki! Yoksa benim ne O’na, ne de kimseye böyle bir telkinim ne vardır; ne olabilir, ne de  bende, O’nun dostluğuna gelecek herhangi bir halel.
Hem O, Fransa’da yaşasa da bizimdir…
Öz be öz bu vatanın evladı,
Kardeşimizdir  çünkü…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder