d- Kader Konusundaki
Anlatımlarımıza Birkaç Dayanak:
Kader konusundaki anlatımlarımızın ana dayanaklarından olan iki tane ayet aşağıdadır. Bunlardan 1. si: Bakara Suresi: 255. (Ayetü’l- Kürsi) Ayettir ki, mealen:
Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; O, Hayy’dir (diri), Kayyumdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur. İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir? O kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. Onun bildirdiklerinin dışında insanlar, O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, Onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Buradan konumuzla ilgili olarak anlamamız gereken birkaç hususa işaret edeceğim: Allah’ın hep diri, uyanık, kayyum ve gözetici olması, olaylara sürekli olarak müdahale ettiğinin açık kanıtıdır. Bu müdahale ise yeni yazılım ve yaratışları, yani yeni - yeni kaderlendirmeleri yaptığına işaret eder.
“Onun bildirdiklerinin dışında insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler.” denilmesi ise,
Bazılarının anladığı gibi: “Allah bazı insanlara bildirir, onlar bilir! diğer insanlar ise bilmez; bildirilen insanlardan öğrenir.Yani başkalarının bir şey bilme şansı yoktur vb. ” şeyler söylemek falan asla değildir. Halbuki başkalırının da kendi çaplarınca bilme şansları vardır. Bunu savunduğumuz gibi yorumlamayanlardan iyi niyetli olanlar isabetsiz yorum yapmaktadırlar. Fakat bunu art niyetle yorumlayanlar da vardır: Onların; Şirkçi olduklarını, Allah ile kul arasına aracılar sokmaya çalışanlar olduğunu iyi bilelim.
Bilme ve bildirmeyle ilgili yukarıdaki cümleden doğru olarak anlaşılması gereken şey; insanlar, yani insanlık Allah’ın ilminden, sadece insanların bilmesine izin verdiği kadarını bilebilirler denilmek istendiği olmalıdır.
Orada bir de; “Tam olarak bilemezler.” ibaresi vardır. Bu ibareyi tersinden okuduğumuz zaman; İnsanlar tam olarak bilemeseler de, akılları ve kendilerine verilen ayet, bilim vs. nimetler sayesinde ve ölçüsünde bilebilirler şeklinde anlaşılır. Bu anlayış doğrudur. Doğrudur çünkü:
Kul Allah’a ancak, böyle bir durum içerisinde halifelik görevini icra edebilir… Bu konu; insanın Allah’a olan halifelik görevi, özgür irade alanı, Allah’ın insana bizzat kendi ruhundan üflemiş olması, insanın yeryüzünde Allah’tan bir cüz yani parça olması konularıyla yakından alakalıdır. Bu durum yukarıdan beri anlata geldiğimiz tüm açıklamaları doğrulayıcı bir mahiyet arz eder. Bunlardan 2. si, Rahman Suresi 29. ayet: “Göklerde ve yerde bulunan herkes, O’ndan ister. O her an yaratma halindedir.”
Aynı şekilde bu ayet de bizim anlatımlarımızın doğruluğunun kanıtıdır. Demek ki Allah yaratma işini, kurulu bir saat misali yapmamaktadır. Olayların gidişatını kontrol ettiği gibi, sürekli yeni - yeni müdahaleler yapmaktadır. Bu yüzden yaratışı süreklilik arz etmektedir.
Yaratmanın yazılımdan, programdan yani kaderden sonra oluştuğunu yukarıda görmüştük. Demek ki C. Allah, kaderleme işini sürekli yapmaktadır. Bu durum ise anlatımlarımızı doğrulamaktadır.
Üstelik ayete iyice bir bakın ki kaderleme, sonra da yaratma işini nasıl yapıyor bir görün..!
Ayet içeriğine göre, göklerde ve yerde bulunan herkes ve her şey kendi hal dilince ve genellikle fiilen O’ndan bir kısım isteklerde bulunuyor... O da bu durum karşısında her an yaratma halinde oluyor. Yani istekte bulunanların hal diline uygun yeni yeni kaderleme ve yaratışlar yapıyor. Gerektiğinde dönüştürme ve değiştirmeler de yapıyor. Durum böyledir. Başkaca açıklamalar isabetsizdir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder