c- Ruh Çeşitleri ve İnsansal Ruhun Özellikleri:
Yukarıda da kısaca değinmiştik; hem genel anlamıyla evrenin bizzat kendisinin hem de evrende bulunan canlı cansız, bitki hayvan tüm varlık kendilerine has birer ruha sahiptiler. İşin bu yönü itibariyle ruhu;
-Canlı varlıklar ruhu, cansız varlıklar ruhu vb. şeklinde ayrımlayabileceğimiz gibi;
-İnsansal ruh, hayvansal ruh, bitkisel ruh, şeklinde de ayılmayabiliriz.
-Ayrıca her tür cansız maddeyi kendi türüne göre ayrımlayabileceğimiz gibi,
-Her canlıyı da kendi türüne göre ayrımlayabiliriz.
Burada bizim için asıl önemli olan ayrım, insan ruhu ile ilgili olanıdır.
Yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi insani ruh, bütün diğer ruh türlerinden üsttür; üstündür. Kendine hastır ve tanrısal özellikler taşır. Evren de onun bir eşi benzeri yoktur. İnsanlar yaratılmışların en eşrefi, en şereflisi, en üstünüdür. Evrende var olan çok şey ona baş eğdirilmiştir. O insanlardan bazıları zaman zaman Allah’a dahi başkaldırsalar, tanrılık iddia etseler dahi sadece ve sadece Allah karşısında boyun eğmek zorunda kalırlar. Evrende başkaca hiçbir şeye boyun eğmezler. Zaten onu şımartan da bu durumudur.
İnsan aklının yaratılmışlar arasındaki eşsizliği konusu bu kadarla kalmaz. Her insanın ruhu dahi kendine özgü olup diğerinden bağımsızdır. Nasıl ki insanın bir parmak ucu, göz iris yapısı, yahut bedenin şu yada bu yanı olsun, yada bütünü olsun, başka hiç kimseye benzemez…!? İşte aynı misal; asıl o kişiyi ait olan, o akıl, o bilinç, o ruh hiç kimseye benzemez. Ve kendisini, diğerlerinden bizzat kendisi ayırır, ayırt eder! Bu ayrımın her daim bilincindedir. Bu durum kişi öldükten sonra da aynen devam eder. Ruh kendini, aynen burada bildiği bilinç üzere bilir. Sonuç olarak her insan adeta bir alem ve evreni kapsayıcıdır.
Her bir insansal ruh, baki alemin baki birer adayıdır. Ve bu anlamdaki asaleti, mutlaka gerçekleşecek olandır. O her şart altında, ahretsel anlamdaki baki kurulumda dahi en yüce yaratılmış olmaya devam edecektir. İnsani ruhun mahiyeti ve genel yeteneği bu yöndedir. Bu durum C. Allah’ın kendisine hem nimeti, hem külfeti, hem de vaadidir. Ne var ki Allah korusun, ebedi bir azaba muhatap kalarak aşağılanma hali işin istisnasıdır. Bu hal belki de insansal ruhun iflas halidir.! Fakat unutulmasın ki o yine insandır.! Doğrusu o hal üzere olan insanın dahi Allah’ın merhametine mazhar olacağını ummaktayım. Ancak bu merhamet halin icabıyla alakalı ve uyumlu olacaktır. O nedenle bu hususta gevşeklik yapmaya gelmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder