28 Ocak 2012 Cumartesi

M- Cenab-ı Allah’ın Zaman ve Mekandan Münezzeh Olması Ne Demektir?

M- Cehab-ı Allah’ın Zaman ve Mekandan
     Münezzeh Olması Ne Demektir?

Yukarıda anılan C. Allah’a ait her şeyi bilme, hüküm ve irade sıfatlarının daha iyi anlaşılır bil hal için, yine C.Allah’ın zaman ve mekandan münezzeh olması kavramını da azıcık bile olsa açıklamamız gerekecektir:
Bunu yapabilmek için evvela, kavramı daha anlaşılır bir hale getirelim: Bizleri, hem geleceği tam olarak görebilmek, hem de geçmişi tam olarak bilebilmek konusunda zaman mefhumu bir unsur olarak sınırlandırmaktadır. Öyle ya, içinde bulunduğumuz zamanın ne gerisine ne de ilerisine gidebilme imkanımız yoktur. Bizler sadece, aklımız ve bilim sayesinde bu alanda bazı şeyler görebilme imkanına sahibiz. Halbuki başkaca görüşümüzü bu zaman kavramı sınırlandırmaktadır.
Aynı şekilde bizleri Mekan (yer, yani tüm maddi ve manevi varlıkların kapsama alanı) dahi benzer biçimde sınırlandırmaktadır. Öyle ya, zamanın bir mutlak yokluğa göre bir bakıma sonsuz olduğu gibi evren de sonsuzdur. Bizlerin bu mekansal alanda dahi sınırlandırılmış olduğumuz ve C.Allah köşesini görebilme imkanımız yoktur. Bu mekan sınırıyla bir şekilde karşı karşıyayız. Her köşesine erişsek bile bu evren mekanın içinde ve onun bir parçasıyız. İlla ki onun (zaman, mekan, evren vs.) dışına çıkma şansımız yoktur.
Sonuç ise; hem zaman hem de mekan bizleri ve bizlerin görüş açımızı sınırladığı gerçeğidir.
Halbuki hem zaman, hem de mekan yaratıktır. Kaderdir, yasadır. Daha doğrusu kadersel yazılımın, programın, yasanın doğal sonucudur.
C. Allah ise tüm bunların dışındadır. Dolayısıyla Bu türden,örneğin;zaman ve mekan, Allah’ın ne ilmini, ne iradesini, ne gücünü ne de başkaca herhangi bir vasfını, bizleri sınırlamış olduğu gibi sınırlayamaz; sınırlama imkanına sahip değildir.
İşte, “C.Allah’ın zaman ve mekandan münezzeh olması” kavramından anlamamız gereken kısaca budur.
Bu iş şuna benzer ki bizler, bir şeylere yakından bakarsak daha az, daha uzaktan bakarsak daha çok şey görüyoruz.
Zaman ve mekanın tamamını görebilmek içinse onun dışında olmak gerekiyor. İşte bu özellik ise, bizlere bahşedilmiş bir özellik olmayıp, sırf C. Allah’a mahsus bir özelliktir.
Durum bu olunca; Allah’ın, iradesi de, bilmesi de, vs sıfatları da sınırsız olmuş oluyor.
Öyleyse, yukarıdaki anlatımlarımız ve konu, bu durum dahi nazara alınmak suretiyle kavranılmaya çalışılmalıdır.  
         
**********************
            Aslında yukarıda alıntı yapılmış olan; Diyanet anlatımının ilk paragrafında verilen tanım, nispeten doğrudur. Ancak bu tanımı; C:Allah her şeyi ta.. en baştan takdir etmiş ve dilemiş demek yanlıştır.
            Bunu böyle anlarsak, hem determinizm ilahi mecburiyet  çukuruna düşülmüş olunur hem de, derhal devamı paragrafıyla çelişkiye düşülür. Çünkü devamı olan paragrafta kul’a verilen irade tanımlanmaktadır. İlk paragrafı dediğim şekilde anlamazsak kula verilen irade anlamsızlaşır. Sınav ve halef olmanın gereği ortadan kalkar. Bu çelişkiyi zaten izah edemiyorsunuz. Suya sabuna dokunmamaya çalışsanız da olmuyor. Olamıyor.!
             Kader’in anlamını alın yazgısına bulayıp, konuyu anlaşılmaz hale soktuktan sonra, buraya Allah-ü Teala’nın ezeli ve ebedi ilminin sonsuzluğunu katıp karıştırmak da işi çözmeye yetmemektedir. Yani bunu yapmayınız. Konu birbiriyle alakalıdır. Lakin o alaka sizin kurduğunuz biçimde bir alaka değildir. Bütün bu oluş ve oluşumları gerçekleştirme erki ile ne yapıp yapmayacağını sonsuz olarak bilmesiyle alakalıdır. Son paragrafta belirttiğiniz “sabır gücü kazanma tabiriniz” ise zaten baştan beri eleştire geldiğimiz, “sabra, tahammül yüklü bir anlam kazandırma” anlayışınızın bir yansımasıdır.Evet Allah’ın kaderi yaratmış ve yaratmakta oluyor olması elbette insana sabır gücü kazandırır ama o kazandırış, sizin demeye çalıştığınız gibi değildir. Kul bilir ki Allah kadiri mutlaktır. Yani mutlak gücün sahibidir: Her şeyi yaratan O’dur. O kaderi, ölçü ve ayarı dilediği gibi yapmış ve yapmaktadır. İşte buna böylece inanmış olan insan, Allah’a dayanmış demektir. Sadece ona baş eğmiştir. Artık hiçbir şeye baş eğemez olur. Dirençli ve metanetli olur yanı sabırlı olur. Böylece sabır gücü kazanmış olur. Yani zulme karşı çıkma olumlu şeyleri oluşturma gücünü geliştirmiş olur. Böylece de Cennet Yolcusu olur. Ve Allah’a tam olarak güvendiği için de ümit var bir insan olur. Dileği olmazsa bunu da Allah’ın lütfu bilir.
              İşin Daha da önemlisi: Kadere isyan,Allah’a isyan anlamında artık asi olmaz. Sizler bunu önleyecek yerde insanları Allah’a İsyana sürüklediğinizi de unutmayın.! Bu da çok ağır bir vebaldir.
              Çünkü C.Allah, Bakara suresi ayet 216 da; “…sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde,bir şeyi sevmeniz de mümkündür.Allah bilir, siz bilmezsiniz….” buyurmaktadır. İşe bu cepheden bakarak, “karamsarlığa kapılmaz” demek daha doğru olacaktır.
             Eleştireceğim  bir husus daha var ki; o da çok önemlidir: Ele aldığım, Diyanet İşleri’ne ait alıntının orta paragrafı aynı zamanda kendi içinde tutarsız ve çelişkilidir. Şöyle ki:
               Hem insan iradesini tanımakta, hem de o iradeyi nihayet bir hiç konumuna düşürerek işlevsizleştirmektedir. Yukarıda değindiğim gibi, insanlara: Üzerine tahammül anlamı yüklenmiş bir sabr anlayışını dayatmaktadır. Burada şunun üstüne basa basa ve tekrar tekrar söylüyorum ki sabır, boyun eğiş, hamallık ediş olmayıp, karşı duruştur. Metanetle karşı duruştur. Dirençle dik duruştur. “Ölmek var, dönmek yok.” deyiştir. Bu dik duruş, neye karşı dik duruştur? Zulme ve haksızlığa karşı…!
Bu duruş niçin metanetli duruştur? Hakkın ve doğrunun galebe çalıp, egemen olması için metanetli duruştur…! Metanetli ve sabırlı eylemlerdir…! Bunu unutmayalım!
             Yoksa sizin açıkladığınız üzere; sabrı tahammül etmekmiş zannederek tahammül etmekle asla Cennet’e varılamaz. Bu husus dahi, asla unutulmasın! Ele alarak değerlendirmeye tabi tuttuğumuz yukarıdaki Diyanete ait kader açıklamaları başkaca çelişkiler de içermektedir. Lütfen dikkatle ve tekrar tekrar okuyunuz .Ve dikkatlice okuyunuz.! Hiçbir şeyden çekinmeden ve Allah’a güvenip dayanarak muhakeme ediniz. Bu kitaptaki anlatımlarımızı da nazardan çıkarmayınız. Sanırım sizler de önemli sonuçlara erişeceksiniz.! Kafanız daha net ve aydın olacaktır inşallah!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder